Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven’den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!
6 mins read

Konyaspor-Fenerbahçe maçı sonrası Ercan Güven’den derbi önerisi: En iyisi takımı sahadan çekmek!

Fenerbahçe, Süper Lig’in 35. haftasında Konyaspor deplasmanında 2 puan kaybetti ve zirvede puan farkı 6’ya yükseldi. Spor yazarları, Konyaspor-Fenerbahçe maçını değerlendirdi.

Milliyet’in usta kalemlerinden Ercan Güven, Galatasaray ile oynanacak derbi hakkında “En iyisi Başkan Ali Koç’un yarım bıraktığı protestoya devam edip derbide takımı sahadan çekmesi galiba. Hiç olmazsa sezon işe yarasın!” ifadelerini kullandı.

Spor yazarlarının görüşleri şu şekilde:

ERCAN GÜVEN – DERBİYE U19 İLE ÇIKIN

Süper Kupa’ya “vatanı- milleti-futbolu” düşünüp protesto için U19 ile çıkan Fenerbahçe, artık biraz da kendini düşünsün ve Galatasaray derbisinde aynı işlemi tekrarlayıp, hem sezonu ezeli rakibi karşısında ezilip fark yiyerek bitirmesin, hem de protestosunu derinleştirsin. Namı yürüsün!

Çünkü rakibinin ivmelenip farkı açtığı sezonun son dönemecinde “Fenerkülçe” olmuş Fenerbahçe takımı! Konyaspor’un golü ofsayt olmasa durum daha da trajik hale gelecekti ama bu kadarı bile yetti milyonlarca Fenerbahçeliye…

Zirveye ve Süper Lig’e tutunmak gibi zıt yönlerde olsa da sezon itibarıyla her iki takım öylesine ağır “varoluş problemleri” içindeydi ki, özellikle ilk yarıda sahada futbolun “yok olup” yerini gerginliğe bırakması doğaldı.

Başta Konyaspor, Ali Çamdalı’nın oyuncu tercihleriyle iyice sertleşmiş, maçı hemen koparmak için ilk çeyrekte Fenerbahçe yarı sahasına yerleşmişti.

İlk yarının kalan süresinde Fenerbahçe topa sahip olup maça ağırlığını koydu. Fakat Konyaspor merkezindeki boşluğu değerlendirmek yerine kanatlardan gitmek istediği ve rakip topu kaybedince hızla topun arkasına geçtiği için Tadic’in, Mert Hakan’ın ve Dzeko’nun denemelerine rağmen gol atamadı.

İkinci devre başlarken rakip kaledeki fırsatları değerlendirmeye mecbur olduğunu anlayan İsmail Kartal, Batshuayi-Mert Hakan değişikliği yaptı. Yabancı sayısı yüzünden Becao ile Çağlar’ı da değiştirmek zorunda kaldı. Oysa altı dakika sonra Osayi sakatlanıp yerini Mert Müldür’e bırakacaktı. Dakika geçmeden bu kez öndeki büyük umut İrfan Can sakatlandı, yerini maç başına bir depar atabilen Cengiz’e bıraktı. Şansı da yok Fenerbahçe’nin yani!

Değişikliklerden sonra Cengiz ve Szymanski dışında daha efektif bir Fenerbahçe vardı sahada. Ancak moral yoktu. Belli ki, ezeli rakibe rekorları, averajı, malı-mülkü kaptırdığından beri yerlerdeydi o.

Fenerbahçe golsüzlüğünün teknik açıklaması, Konyaspor kalecisi Slovik’in sağlam refleksleri ve kanat ortalarının Batshuayi yerine son dokunuşta yaşadığı sıkıntı süren Dzeko’ya denk gelmesi şeklindeydi. İşin psikolojik boyutunu ise İsmail Kartal’a, Ali Koç’a sormak lazım.

On dakika kala “patron çıldırdı” ve son değişiklik hakkını kullanarak Tadic’i çıkarıp Serdar Dursun’u aldı; üç santrafor yaptı takımı İsmail Kartal. Hem de formunun dibine inmiş Szymanski orada öyle dururken. Orkestraya 24 kemancı koyarak “çok sesli müzik” yaptığını sanan arabeskçi fantezisi gibi!

Şimdi Galatasaray bir yenilecek, bir de Fenerbahçe’ye yenilecek! Kartal’ın matematiği böyle.

En iyisi Başkan Ali Koç’un yarım bıraktığı protestoya devam edip derbide takımı sahadan çekmesi galiba. Hiç olmazsa sezon işe yarasın!

BURCU KAPU – BU NE YAMAN ÇELİŞKİ

Kadro kalitesi bir Sivas olmasa da 5-4-1 dizilip kalabalık savunup kontra kovalayan görüntüsüyle Konyaspor, tahmin edilmesi kolay bir planla sahadaydı. İsmail Hoca ise Fred’i ön liberoya çekip, Mert Hakan ve Szymanski’den iki 8 numara beklentisiyle maça çıktı. Hücumda kilit paslarıyla meşhur Fred geriye gömülüp, Konya ise merkezde adam adama oynayınca, ilk yarı hücuma yerleşemeyen, durağan bir Fenerbahçe izledik.

Sezonun ilk yarısı ve ikinci yarısı arasında Fenerbahçe’de değişen çok konu var. Bunlardan biri de stoperleri ileri çıkartıp oyunu daraltmaktan tedirginlik duyması. Halbuki ilk yarıdaki boğucu oyunun ana unsuru daha dar alanda, daha baskılı, tamamlanamayan her hücumu yeniden merkezde hücuma doğuran bir oyun anlayışının olmasıydı. Bir klişe olacak ama o günlerde hücum gerçekten savunma çizgisinden başlıyordu Fenerbahçe’de.

Dün ise geride savunma, kanatlara deplase olan Mert Hakan ve Szymanski, uzun paslar ve 6 numaraya hapsedilen Fred’in gücünden mahrum kalma senaryosunda Dzeko da ön bölgede tek başına kaldı. Diyebilirsiniz ki Dzeko da daha çok derine gelip bağlantı yapsaydı, ben de size derim ki 38 yaşında bu sezon 44. maçına çıkan adam ön liberoya kadar mı gelsin? Son düzlükte hala santrforda Dzeko tercih edecekseniz, arkasında rakip kaleye yakın oynama konforu sağlayacak bir 10 numara veya ikinci bir forvet koymalısınız.

İsmail Hoca da ikinci yarı bu takviyeyi yapmak istedi ancak Batshuayi’yi oyuna sokabilmek için yine stoper ikilisini bozmayı tercih etti. Tam yerli-yabancı tutturdum derken sezon klasiği olarak Osayi ve İrfan’ın sakatlanmasıyla bir anda sahada yerli sayısı arttı. Sonrası mı? Son dakika ofsayttan dönen Konya’nın golünü saymazsak, ilk yarıyla aynı, Fenerbahçe cephesinde yeni bir şey yok…

Bu sezonu büyük bir çelişkiyle hatırlayacağız. İsmail Hoca bu saha içi tercihleri ve bu teknik heyetiyle, ki buna sağlık ekibi de dahil nasıl Fenerbahçe tarihinde en fazla puan toplayan teknik adam olacak?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir